Uçmak varken neden yürüyoruz?
                Köylü Görüşü
              Uçmak varken neden yürüyoruz?

 

     Çok eski zamanlarda,İran Şahı,Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan 
Süleyman'a iki tane şahin armağan etmiş.Bu iki şahin,Padişahın şimdiye dek gördüğü en güzel kuşlarmış. Bu değerli kuşları, eğitmesi için  kuşçu başına vermiş.Günler günleri,aylar ayları kovalamış. Kuşçubaşi,günlerden  bir gün, Padişah'ın huzuruna çıkmış:

     -Hünkarım,şahinlerden bir tanesi, çok güzel bir şekilde, süzüle süzüle yükseklerde uçuyor.Fakat diğeri, geldiği günden beri tünediği daldan kımıldamıyor.

       Bunun üzerine padişah,ülkenin her yerinden şifacılar ve büyücüler çağırmış. Dalında kımıldamayan şahinin iyileştirmesini emretmiş . Ne yapıldıysa şahinde bir iyileşme görülmemiş.Bunun üzerine bu görevi sarayda çalışanlara vermiş. Kaç gün geçtiyse  gene bir iyileşme olmamış.

      Kanuni Sultan Süleyman düşünmeye başlamış:

     ''Elbette bu işin bir çaresi bulunmalıdır.''

     İşin kaynağına gitmeye karar vermiş:

     ''Bu işi yapabilecek bir kimse olmalıdır  bu koskoca  ülkede.Belki de bu sorunu çözecek  olan,dağlık bölgelerde yaşayan bir kişidir.''

Vezir’i Azam’a buyurmuş: :

      -Dağlık bölgelerde yaşayan akıllı bir çiftçi bulun getirin!

     Köroğlu Dağları’nın doruklarında yaşayan bir çiftçiyi palas pandıras yakalayıp getirerek Padişahın huzuruna çıkarmışlar.Korku içinde,el pençe padişahın huzuruna alınan çiftçi:

     -Padişahım,dağların tepesinde ekip biçen fakir bir çiftçiyim ben.Suçum ne ki huzura çağrıldım:

     -Padişah:

     -Senin bir suçun yok.Senin bilgin lazım bize.

     -Emredin padişahım.

     -Sarayın bahçesindeki bir ağaçta uçmayan bir kuş var.O kuşu uçuracaksın.

     Derin bir nefes alan çiftçi;

     -Hünkarım izin verin de şu uçmayan kuşu bir göreyim.

      Padişahın huzurundan çıkmış çiftçiyi, uçmayan kuşun konduğu ağaca götürmüşler.Çiftçi onu ağacın yanına götüren saraylılara:

     -Siz bahçeden çıkıp gideceksiniz,demiş.

      Az sonra Padişahın huzuruna kabul edilen çiftçi:

     -Hünkarım,pencereden bakar mısınız?

     Sarayın penceresinden bahçeye bakan padişah, dalından kımıldamayan şahinin,süzüle süzüle  gök yüzünde dolanıp durduğunu görünce Çiftçiye sormuş:

     -Bu mucizeyi nasıl gerçekleştirdin?

     Padişahın karşısında iki büklüm,el pençe duran çiftçi, boynunu yana bükerek:

     -Yüce Hünkarım,çok kolay oldu.cebimdeki çakı ile şahinin tünediği dalı kestim.Hepsi o kadar.  

                                             * * *

     İnsan olarak  hepimizin içinde,olağanüstü gizil güçler vardır. İnsanoğlu bu gizil güçlerin ayırdına varmak ve değerlendirmek için yaratılmıştır. Ancak ne var ki insanoğlu, bildik dallara tutunmayı yeğliyor. Sınırsız olasılıklara el atmıyoruz.Tanıdık dünyaların dışına çıkamıyoruz.Bu nedenle  çoğu zaman,yaşamımız heyecandan ve doyumdan yoksun kalıyor. O nedenle çevremizde başarabileceğimiz onca işler  varken hiç birisine el atmıyoruz....

                     * * *

 Öyleyse***:Var mısınız tutunduğumuz korku dallarını kırmaya? Kendimizi, uçmanın mutluluğuna ve özgürlüğüne bırakmaya?

Yusuf Gündüz


.

 



 
Bugün 6 ziyaretçikişi burdaydı!
koylugorusu.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol